İnkişaf mekanizması

İnkişaf mekanizması veya tekâmül mekanizması ya da inkişaf düalitesi; en ilkellerinden itibaren, dünyadaki, az çok müstakil ve serbest duruma girmiş tüm varlıklarda bulunan; her ‘inkişaf’ ve ‘tekâmül’ safhasında, o safhanın ‘idrâk’, özgürlük ve irade durumuna ayarlı bir şekil alan; ‘insanlık safhası’nda ‘vicdan’ denilen idrakli şeklini kazanan; varlıkların inkişafını ve ruhların tekâmülünü sağlamak üzere bir “birim düalite” olarak işleyen mekanizmadır. (99, 100, 115, 98, 101)

İnkişaf mekanizmasının bedenlenmiş her varlıkta, o varlığın inkişaf safhasına oranlı olarak mevcut olması inkişaf mekanizması, en ilkellerinden itibaren dünyadaki, az çok müstakil ve serbest duruma girmiş bütün varlıklarda vardır ve onların, çok yavaş da olsa, inkişafları bu mekanizmanın işlemesine bağlıdır. (99) İnsanların bitkilerde, hayvanlarda ve hatta bazı insanlarda (ilkel insanlarda) bu mekanizmanın mevcudiyetini idrak edememelerinin nedeni, bu mekanizmanın onlardaki karşılıklarının insanların anladığı veya tanıdığı biçimde olmayışıdır. (98, 99, 101) İnkişaf mekanizması ya da düalitesi, bitkilik, hayvanlık gibi safhalarda idrak insanlarda tezahür eden seviyeye ulaşmadığı için, ancak insanlarda görülebilen “vazifenefsaniyet düalitesi” hâlindeki “vicdan” biçimine benzemez. (98, 99) Bu yüzden, zihinlerde karışıklığa meydan verilmemesi için, bu mekanizma, insanlardaki mükemmelleşmiş biçimini ifade eden “vicdan” adı yerine, bitki ve hayvanlardaki biçimlerini de kapsayacak şekilde genelleştirilerek, inkişaf mekanizması ya da tekâmül mekanizması adıyla adlandırılmıştır. (99)

İnkişaf mekanizması işleyebilmesi için, ilkel halde de olsa idrak ve özgürlük gerektirir. (99) Bedenlenmiş her varlıkta, en basit ve en ilkel halde bile olsa, idrak ve özgürlüğün, bulunduğu safhaya mahsus bir hâli mevcuttur. (99) Kuşkusuz ilkel kademelerin idrak ve iradeleri, insanların kabul ettiği mânâdaki “idrak” ve “irade” değildir, insanların kabul ettiği mânâlara nazaran bambaşka mânâları taşırlar. (99) Dolayısıyla bu düalite, ilkel varlıklarda insanlık âlemindeki vazife-nefsaniyet düalitesi şeklinde olmayıp, doğal olarak, ilkel ‘içgüdüler’e göre ayarlanmış bulunmaktadır. (99-100) Kısacası bitki ve hayvanlarda, insanların tanımakta olduğu vicdan düalitesi şeklinde olmamakla beraber, onun bu safhalardaki karşılıkları olan birer inkişaf düalitesi mevcuttur. (99-100)

İnkişaf mekanizmasının bitkilerdeki biçimi

Bu düalite, ilkel varlıklarda, doğal olarak, ilkel içgüdülere göre ayarlanmıştır. (99-100) Dünyada düalite prensibine dayanan inkişaf mekanizmasının kapsamı pek ilkel hâlde bazı hayat hamlesi kırıntıları gösteren, bitki bedenini kullanan varlıklara kadar uzatılabilir. (99)

Bitkilerde idrak ve özgürlük hissedilmeyecek derecede basittir, ilkeldir; adeta içgüdüsel hamleler hâlinde olmakla birlikte, bu kadarı o safhadaki varlıkların hayat ihtiyaçlarına bol bol yeterli gelmektedir. (99)

Bitkilerdeki idrak ve irade özgürlüğü insanlarınkine oranla o kadar ilkel ve basittir ki, bunun objektif olmaktan ziyade sübjektif karakteri vardır ve bunu da insan idrakinin kavrayabilmesi hemen hemen mümkün değildir. (100) Bu yüzden onlardaki inkişaf, insanlara tamamen mekanik bir yürüyüşe tâbiymiş gibi görünürse de, bu, bir görünüşten ibarettir: (100) Çünkü bu safhadaki varlı klar kaba maddelerdeki gibi, yalnızca ‘Ünite’den gelen tesirlere tâbi değildirler ve bu tesirlerin maddede yaptıkları hareketlere daha ilkel safhalardaki varlıklar gibi intibak etmeye mecbur durumda değildirler. (100) Pasif intibaklar safhası. Bitkilerde içgüdüsel hamle ihtiyaçları belirmiş ve bunun basit tatbikatları da başlamıştır. (100)

Bu ‘içgüdüler’ onların hayat icaplarına yeterli gelecek kadar idrakin yerini tutmaktadır. (99, 100, 116) Nitekim bir bitkinin fizikte bilinen kılcallık özelliğine uyarak topraktan gıdasını kökleri vasıtasıyla alıp bedenine yayabilmesi, onları bedeninde kullanabilmesi ve harcayabilmesi, insanlar için “saklı” kalacak kadar ilkel olan içgüdüsel hamlelerini gösterir. (100) Bu durum, o bitkinin yaşaması için kaba maddeye yaptığı müdahalesinin en basit şeklini ifade eder. (100) Bitkinin diğer hayatî fonksiyonları hakkında da hâl böyledir. (100) İşte bitkilerdeki inkişaf, bu anlamda düşünmek şartıyla, “otomatik”tir (Otomatizma). (100) Dolayısıyla bitkilerde de, çok basit olmakla beraber, bu ilkel canlılık durumlarına yetecek kadar otomatik ve basit müdahaleleri içeren birer inkişaf mekanizması mevcuttur ve bu da, bir birim düalite içinde işlemektedir. (100) İşte bu birim düalitenin insan hayatındaki adı vicdandır. (100)

İnkişaf mekanizmasının hayvanlardaki biçimi

İnkişaf mekanizmasının işleyişi hayvanlarda biraz daha belirgindir. (100) Çünkü onlarda idrak ve irade özgürlükleri insanların gözüne çarpabilecek kadar inkişaf etmiş bulunmaktadır. (100) Dolayısıyla inkişafı sağlayıcı bu birim düalite mekanizmasının hayvanlardaki hâlini gözlemlemek için biraz dikkat etmek yeterlidir: (100) Örneğin, kemiğe her atılışında sopa yiyen, kemik ve sopa arasında serbest bırakılmış bir köpeği ele alalım! Şaşkına dönen ve ruhunda sopanın anısı canlanan bu köpeğin kemiğe hücum edip etmemek hususunda bir süre geçireceği kararsızlık, inkişaf mekanizmalarında cereyan eden iç mücadelenin ondaki (bu kademenin inkişaf mekanizmasına özgü) basit, kısa bir karşılığıdır. (100) Bu durum, insanlarda vicdan düalitesi denilen mekanizmanın, ne kadar ilkel hâlde olsa da hayvanlarda bulunduğunu ve onlardaki şeklini ve işleyiş tarzını gösterir. (101)

Hayvanlarda bu mekanizma otomatik olarak işler. (101) Mesela açlık hissi, onu (köpeği) gıdasını arama vazifesini köstekleyen “korku veya tembellik duygusu”nu yenmeye sevk eder: (101) O bu duygusunu yener; çünkü açlık hâli, kendisini gıdasını bulmak üzere çevresinde araştırmalar yapmaya, cehit ve gayret göstermeye mecbur eder. (101) Bu da ona, tıpkı insanların vicdan mekanizmasında olduğu gibi, bir sürü tatbikat zemin ve imkânları hazırlar: Gıdasını bulamayabilir, aç kalabilir, gittiği yerlerde dayak yiyebilir, hemcinsleriyle boğuşabilir ve nihayet öldürülebilir. (101) Bütün bunlar, o hayvanın varlığında, gelip geçici de olsa, bir sürü otomatik iç çatı şmalarla cereyan eder. (101) Öte yandan, yukarıdan gelen şiddetli tesirler, yukarıdan kurulan sevgi bağları, ona yeni doğan yavrusunu beslemek ve büyütmek vazifesini yükler. (101) Gelen bütün bu tesirler karşısında göstereceği cehit ve gayretler, insanlardaki vicdan mekanizmasının hayvanlardaki karşılığı olan bir birim düaliteyle yürür ki, hayvanları insanlardaki vicdan düalitesine işte bu birim düalite böyle, otomatik (Otomatizma) olarak hazırlar. (101)

İnkişaf mekanizmasının insanlığın ilk kademelerindeki hâli

İnsanlık safhası’ndan önceki varlıklarda en ilkel şekillerde, “içgüdüsel düalite”ler hâlinde olan inkişaf mekanizması, insanlık derecesindeki idrakli formunu ancak bu safhaya girilmesinden itibaren almaya başlar. (115) Yani bu mekanizma, idrakli karakteri olan “vicdan” biçimini insanlık safhasında almaya başlar. (101) İnsanlık safhasında idrak, önceki safhalardakine nazaran çok artmış ve irade özgürlüğü de idrâkin artması oranında çoğalmıştır. (60) Bu kudretleriyle oranlı olarak da sorumluluğun (Sorumluluk) mânâsını yavaş yavaş sezmeye başlamıştır. (60) İnsanlığın ilk kademelerindeki vicdan mekanizması ne kadar bâriz olmasa da ve ne kadar otomatik görünse de, yine hayvanlardakine nazaran az çok idrakli hareketlerle zenginleşmiş haldedir. (101)

İnsanlıkta vicdanın inkişafı esas olarak otomatik, yarı idrakli, az çok idrâkli olmak üzere üç safha gösterir. (101, 115, 173, 103, 125, 130, 166) “Otomatik vicdan safhası”, insanlık safhasının ilk kademelerine, insanların ilk zamanlarına (ilk devirlerine) aittir. (101) Bu insanlara (ilk kademelerin, devirlerin insanlarına) hatalı olarak “henüz vicdanları inkişaf etmemiş” diyenler bulunabilir. (101) Fakat bu yargı, vicdan düalitesi hakkındaki geniş kapsamlı bilgi içinde yanlıştır ve bu yargı, bu insanlarda sözkonusu düaliteyi (inkişaf mekanizması düalitesini) açık olarak görememenin sonucudur. (101)

Vicdanın pek bâriz olmadığı ve otomatik göründüğü ilk kademelerin insanında zamanla, yüzlerce, binlerce olayın birbiri üzerine eklenip kıyas bilgilerinin (Kıyas bilgisi) birikmesiyle, en basit hâliyle de olsa, bir iyilik-kötülük kavramının doğması sağlanır ve ondaki vicdan da böylece toparlanmaya, canlanmaya başlar. (61,101) İnsanlık kademeleri ilerledikçe vicdan realitesine ait duygu, bilgi ve idrakler artar ve o oranda özgürlüklerin sınırı genişler. (102)

Vicdan

İdrak

Otomatizma

İçgüdüler

Düalite prensibi

Bitkilik safhası

Hayvanlık safhası